Bir zamanlar bu topraklarda Osman
adında biri yaşarmış. Osman her işinde çok başarılı biriymiş, hatta öyle ki;
sıradan insanların asla ulaşamayacağı başarılara ulaşmış. Diğer insanlara örnek
olan, sevenini-sevmeyenin örnek aldığı, imrendiği, sorunlarını danışıp çözüm
bulduğu, adalet timsali bir insanmış. Osman’ın günlük yazmak gibi bir
hobisi varmış. Hayatında ne olmuşsa bütün ayrıntılarıyla yazıya dökermiş.
Zamanla Osman’ın düşmanları
çoğalmış, normalde bir arada asla bulunmayacak kişiler bile bu ortak düşmana
karşı birleşmişler ve onu ortadan kaldırmaya karar vermişler. Türlü oyunlar
ederek sonunda onu zayıflatmışlar ve tuzağa düşürmüşler. Osman’a öyle bir darbe
vurmuşlar ki; Osman hafızasını kaybetmiş. Düşmanları şeytanca bir fikirle
Osman’ı öldürmek yerine kullanmayı
seçmişler çünkü; hem böyle kuvvetli ve
zeki bir adam işlerini iyi görebilir hem de bu adamın sevenleri ve ileride çocukları
da onlara düşman olabilirmiş.
Hain planlarını uygulamaya koyulmuşlar. Osman’ı
zamanla başkalaştırarak herkesin gözünden düşürecekler, hafızası yerine
gelmesin diye onu başka işlerle oyalarken günlüğünü de ortadan kaldırmaya
çalışmışlar. Osman’ın günlüğü o kadar çokmuş ki hatta bu günlükleri müsvedde
kağıt olarak satıp para da kazanmışlar. Sonra da belki adamın hafızası yerine
gelir diye korktuklarından onun geçmişini yalanlarla doldurarak kullandığı
dilini değiştirmişler.Zamanla Osman toplumun gözünden düşmüş, değersizleşmiş
hatta bu yalanlara inananlar ona küfür bile etmiş. Çocuklarının bazıları ona
düşman olmuş.
------------------------------------------------
Bugün de Devlet-i
ʿAliyye-yi ʿOsmâniyye’ye düşmanlık eskisi kadar güçlü olmasa da devam etmekte. Tarihi
yalanlarla dolduranlar bu millet gerçek geçmişine yabancı kalsın diye türlü türlü
oyun oynamışlar, hala da oynamaktalar.
Osmanlı Devleti gelecekteki varislerine (belki ibret olsun diye) zengin
bir arşiv bırakmıştır. Osmanlı’da işi arşiv yazmak olan memurlar vardı.”Vakanüvis”
denen bu memurlar devletle ilgili olan her şeyi en ince ayrıntısına kadar
yazarlardı.(yaklaşık kırk milyon belge)Şimdiki teknolojiyle bile- belki
yapılmayan- bu iş Osmanlı’da memurluktu.
Bu eşsiz özellikteki milli hafızamızın bir kısmı
-bence kasıtlı olarak- büyük bir gafletle 1931’de Bulgaristan’a paçavra
fiyatına satıldı.Ayrıntı için bak
Şan ve şeref dolu bu
geçmişimizi ortadan kaldıramayan zihniyet, gerçeklerin öğrenilmesine doğrudan
veya dolaylı olarak engel olmak için alfabeyi değiştirdi. Ne yazık ki, ilmi
hayatın bile ideolojik olmasından dolayı bize yabancıymış gibi gelen
ecdadımızın mirasını okumak, neredeyse uzmanlık gerektiriyor.Şimdiye kadar
hafızamızı yitirmişçesine, ceddine ve şanlı tarihine söverek yaşayan bizler, geçmişten ibret almalıyız.
Sağlıcakla...1111